3 Mart 2013 Pazar

Yeni Bir Edebiyat Akimi

Ülkemizde genç insanların bir araya gelerek kurduğu bir akım olan Üç Günlük Dünya Edebiyatı, sıra dışı ve eğlenceli duruşu yeniye özlem duyan edebiyat tutkunlarının dikkatini çekiyor.

Yeni bir edebiyat akımı
Osmanlı Devleti'nin son yıllarında batı tarzı edebi ürünlerin verilmesiyle birlikte genç yazar ve şairler bir araya gelerek edebi akımlar oluşturmaya başlamışlardı. Birçoğu Batı Avrupa'da ortaya çıkan fikirlerden etkilenerek oluşturulan Türk edebiyatının akımları yerel motifleri de içinde barındırıyordu. Bu gelenek cumhuriyetin ilk yıllarında da devam etti ve 50'li yıllarında ortasına kadar sürdü. Hafızam beni yanıltmıyorsa 1979 yılında yazarlar bir araya gelerek bir kooperatif kurmuş adını da YAZKO koymuşlardı.
1980 darbesinin ardından yazarlar tıpkı toplum gibi bireyselleşmiş ve kendi kabuğuna çekilmişti. Yazarlar eserlerini yalnızlığın yarenliği ile yazmaya başladılar. Bir araya gelip edebi akım yaratma maceraları ise tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı.

Eğlenceli ve iddialı!
Edebiyatta geçmiş dönemlerin birlikteliğini hatırlatan bir girişim var, adı Üç Günlük Dünya Edebiyatı. Genç yüreklerin bir araya gelerek kurdukları bu akım, sıra dışı ve eğlenceli aynı zamanda yenilikçi bakışı ile dikkat çekiyor. Üç Günlük Dünya Edebiyatı'nın manifestosu bile var. Ne yapmak istediklerini, nasıl düşündüklerini ve ne olduklarını manifestodan aldığım şu sözle daha iyi anlayabiliyoruz: "Üç Günlük Dünya Edebiyatı ile henüz seyircisi gelmemiş bir salonun ışıkları açılmamış sahnesine çıkmayı deniyoruz."

Kitap Tanıtımı ve Manifesto
İnternetti karıştırırken karşıma çıkan bu yeni akımın manifestosunu ve akımın yazarlarından Feyyaz Yiğit'in kendi kitabını konu aldığı tanıtım videosunu sizinle paylaşıyorum. Videoyu izlemenizi şiddetle tavsiye ederim, böyle tanıtım görülmemiştir efenim :)

Üç Günlük Dünya Edebiyatı Manifestosu
Devamını Oku

2 Mart 2013 Cumartesi

Yaratıcı Yazarlık Mevhumu

Yaratıcı yazarlık atölyeleri ve kitapları ticari bir eylem mi yoksa yazar olma yolunda önemli bir adım mı? Yaratıcı yazarlık kavramının edebiyata katkısı nedir?

Yaratıcı yazarlık ile ilgili sıradışı bir yazı
Yaratıcı yazarlık çok tartışılan bir kavram. Atölyelerin ve bu konuda yayımlanan kitapların faydalı mı yoksa sadece para kazanmak için yapılan ticari eylemler mi olduğu yönünde bir görüş ayrılığı var. Hüseyin Çukur'un köşe yazısı bu tartışmalara bir bakış açısı getiriyor.
Hüseyin Çukur'un konuyla ilgili kaleme aldığı iki köşe yazısı ile karşılaştım. Çok tartışılan bu konu ile ilgili yerinde iki yazı kaleme alan Hüseyin Çukur, yaratıcı yazarlık kavramını postmodern edebiyatın yükselişi çerçevesinde ele alıyor.

Yaratıcı yazarlık kitaplarına eleştirel bir bakış
Yazma eyleminin yaratıcılık ile neden ilişkilendirildiğini sorgulayan Çukur, yazar ve yaratıcı yazar gibi ayrımları anlamaya çalışıyor. Ayrıca sadece atölye çapında değil, yaratıcı yazarlık öğretisi barındıran kitapların da eleştirini yapıyor. Ferit Edgü ve Semih Gümüş'ün yaratıcı yazarlık konusuna yönelik yayımladıkları kitapları inceleyen Çukur, kitap eleştirmenliği kavramına da gönderme yapıyor.

Yaratıcı yazarlık kavramının ortaya çıkışı
Hüseyin Çukur ikinci yazısında yaratıcı yazarlık atölyelerinin tarihsel çıkış noktasını ve ülkemizdeki gelişimi hakkında da bilgi veriyor. Hüseyin Çukur, ayrıntılı aktarımlarından sonra sözü şöyle özetliyor:
"Yaratıcı Yazarlık” ders ve atölyelerinin, özgün eserlerin çıkmasından ziyade, edebiyatı tek tipleştireceğini ve kısırlaştıracağını düşünüyorum. Postmodern kurguların revaçta olduğu modern dünyada, buradan, toplumcu bir damar çıkmaz, çıkamaz. “Yürütücüler”in şekillendirdiği, yön verdiği dersler, kendileri gibi yazmaya hevesli insanların egolarını okşayabilir sadece. Bir şeyden de emin olmak gerekir elbette: Orhan Pamuk ve Elif Şafak’ın ülkemizde açacağı kürsüler talep patlaması yaşatabilir, ekonomiye can verebilir. Ülkenin hal-i pür melali neyse, sanatı ve edebiyatı da odur maalesef. Okumadan, çok okumadan, delicesine okumadan olunamayacağı gibi, ders dinleyip “ben, bugün …’yım” girişli kompozisyon denemeleriyle de yazar olunmaz. “Yazıcı”, olunabilir belki. İş, bunu açık yüreklilikle kendine itiraf etmekte…"
Eğer yazma eylemi içindeyseniz bu yazıları mutlaka okumanızı öneririm.

Hüseyin Çukur'un ilk yazısı

Hüseyin Çukur'un ikinci yazısı
Devamını Oku

Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2013

Günışığı Kitaplığı tarafından düzenlenen Zeynep Cemali Öykü Yarışması ortaokul öğrencilerini öykü yazmaya çağırıyor. Son başvuru tarihi 15 Mayıs.

Öykücü Zeynep Cenali anısına düzenlenen öykü yarışması.
Öykü yarışmalarının yazar adayları için çok önemli olduğunu düşünenlerdenim. Özellikle küçük yaşlarda çocukları teşvik eden bu tür yarışmaların çok yararlı olduğuna inanıyorum. Günışığı Kitaplığı da bu çerçevede usta öykücü Zeynep Cemali’nin anısına 6, 7 ve 8. sınıfların katılımına açık bir öykü yarışması düzenliyor. Üçüncü kez düzenlenen öykü yarışmasına son katılım tarihi 15 Mayıs. Ayrıca yarışmaya e-posta ile de başvurabilirsiniz.

Öykü yarışmasının teması “arkadaşlık”
Çocukların yazma edinimini geliştirmek, duygu ve düşüncelerini yazarak ifade etme yetisini geliştirmek amacını taşıyan yarışmanın bu yılki teması “arkadaşlık” olarak belirlendi. Yarışmada tema belirlenirken her yıl olduğu gibi yazar Zeynep Cemali’nin sevilen bir kitabından yola çıkıldı. Arkadaşlık temasına da yazarın Gül Sokağı’nın Dikenleri adlı öykü kitabında yer alan Fosil Tüysüz adlı öyküdeki “Onların arasında olmak için neler vermezdi.” Cümlesinden hareket ederek ulaşıldı. Yarışma Milli Eğitim Bakanlığının izni ile ülke genelinde yapılıyor.
Seçici kurul ise şu isimlerden oluşacak:  Necati Güngör, Gülsüm Cengiz, Aslı Tohumcu, Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün ve Dr. Müren Beykan.


Öyküler yayınlanacak!
Yarışmada kazanan öykülerin yazarları Zeynep Cemali Edebiyat Günü adlı konferans sonunda yapılacak törende ödüllerine kavuşacak. 28 Eylül 2013 günü yapılacak törende ödülleri edebiyatın usta isimleri verecek. Öyküler ise “Ödüllü Öyküler 2013” adlı kitapçıkta yayınlanacak.
Ödül törenine İstanbul dışından katılacak öğrenciler, velileri ve öğretmenleri yarışmayı düzenleyen kurumun davetlisi olarak İstanbul’da ağırlanacaklar.

Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2013 şartnamesi
Devamını Oku

1 Mart 2013 Cuma

Öykü kitabında bütünlük anlayışı olmalı mı?

"Öykünün Ev Hali" adlı videolarıyla tanınan Füsun Çetinel edebiyat köşelerini tutmuş kişilerin, diğer bir ifade ile müdürlerin öyküleri zımparalayıp öyküleri benzer yapmaya çalıştıklarını söyledi. 

Öykü kitabında bütünlük olmalı mı?
Öykü kitaplarında bütünlük adı altında öyküleri benzer hale geldiğini ifade eden Füsun Çetinel, öykünün plansız yazıldığına inananlardan. Öykünün anlık bir duygu olduğunu bu nedenle bir kelime, bir duygunun öyküyü var edeceğini söylüyor. Bütünlüğün öykünün doğasına aykırı olduğunu ve yaratıcı yazar adaylarının bu konuda uyanık olmalarını öneriyor.

Yayınevleri zorlyor!
Yayınevlerinin öykü kitabında bütünlük arayışı içinde olduğunu belirten Çetinel, roman gibi birbiri ardına dizilmiş bölümlerden olan öykü kitaplarının yayınevleri tarafından satışının kolay olması nedeniyle tercih edildiğini ancak bu durumun edebiyata aykırı olduğunu söylüyor.

İşte Füsün Çetinel’in Öykünün Ev Hali videosunun tamamı.

Devamını Oku

Umberto Eco ve Orhan Pamuk canlı yayında!

Boğaziçi Üniversitesi'nin 150. kuruluş yılı etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen dünya edebiyatının kilometre taşlarından biri olan Umberto Eco ve Orhan Pamuk'un söyleşisini canlı yayında izleyin. 

Edebiyat ve düşünce dünyasına sıra dışı eserler armağan eden İtalyan düşünür, yazar ve eleştirmen Umberto Eco, Gerçekler, Kurgu ve Tarih Üzerine Bir Diyalog konulu söyleşide Orhan Pamuk ile bir araya geliyor. Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall'da düzenlenecek etkinlik son yılların en önemli birlikteliği olarak anılıyor. Boğaziçi Üniversitesi tarafından yapılan açıklamaya göre
9 Nisan Salı günü saat 17:00’de başlayacak söyleşiyi canlı olarak  www.radikal.com.tr ve www.dha.com.tr/canli-yayin-2/ izleyebilirsiniz.
Devamını Oku

İyi bir blog yazarı olmak, mevcut bloğunuzu tasarım ve işlev bakımından geliştirmek, bloğunuzun ve kişisel markanızın sosyal medyada inşasını yapmak için düzenlenen Blog Yazarlığı, Sosyal Medya ve Kişisel Marka Atölyesi tanıtım semineri size harikalar diyarının kapılarını açıyor.

Son yılların artan eğilimlerinden biri olan blog yazarlığı, ilgi alanlarını geliştirmek, yazma yetisini güçlendirmek ve üretilen metinleri insanlarla paylaşmak isteyenlere benzersiz fırsatlar sunuyor. Blog yazarı olmak veya etkileyici içerikler üretip sahip olduğu bloğu görünüm ve işlev bakımından geliştirmek isteyenlere yönelik kurgulanan ve Yeşim Cimcoz Yazıevi tarafından düzenlenen Blog Yazarlığı Sosyal Medya ve Kişisel Marka Atölyesi tanıtım semineri uzmanlar tarafından keşfedilmemiş sekizinci kıta olarak adlandırılan sosyal medya dünyasının kapılarını size açıyor.

Seminer programında şu konulara yer verilecek

  • Blog oluşturma ve yönetimi
  • 15 dakikada etkileyici içerik yazma
  • Blogu etkileyici ve işlevsel yapma
  • Blogdan para kazanma
  • Blogdan kariyer elde etme
  • Neden sosyal mecralarda olmalıyız?
  • Sosyal medyanın kişisel kariyere katkısı
  • Sosyal medya mecralarının tanıtımı
  • Sosyal mecralarda kişisel markalaşma
  • Sosyal medya hesap yönetimi
  • Sosyal medya mecralarında içerik kurgulama
  • Sosyal medya mecralarında markalaşma
  • Sosyal medya ölçüm ve analiz

Sosyal Medya Uzmanı Okay Karaçay tarafından verilecek ve 22 Mayıs Çarşamba akşamı 19:30 - 21:30 saatleri arasında yapılacak seminere katılmak için yesimcimcoz@gmail.com veya 0533 715 09 33'e mesaj atarak kayıt yaptırabilirsiniz. Seminere katılım ücreti 50 TL dir.
Ayrıntılı bilgiyi buradan alabilirsiniz.



Devamını Oku

Tanpınar 2013 Hikaye Yarışması


Bursa Osmangazi Belediyesi tarafından geleneksel olarak düzenlenen Ahmet Hamdi Tanpınar edebiyat yarışması için başvurular başladı.

Ahmet Hamdi Tanpınar Hikaye Yarışması
Türk edebiyatının mihenk taşlarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar anısına düzenlenen edebiyat yarışmasının bu yılki alanı "Hikaye", teması ise "Bir rüyadan arta kalan hüzün" olarak belirlendi. Yarışmaya katılacak adaylar eserlerini 3 Mayıs 2013 tarihine kadar Osmangazi Belediyesi'ne teslim etmeleri gerekiyor. Adaylar yarışmaya 1 eserle katılabiliyor ve sayfa sınırlaması da yok.

Hikayeler kitap haline getirilecek!
Yarışma sonunda bütün eserler bir kitapta toplanacak. Yarışmanın jüri üyeleri ise şu isimlerden oluşuyor: Hilmi Yavuz, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Ali Çolak, Başar Başarır, Müge İplikçi, Metin Önal Mengüşoğlu ve İhsan Deniz
Devamını Oku

Selim ileri Söylesi


Usta yazar Selim İleri ile bir araya gelmek, sanata, edebiyata ve hayata dair sohbet etmek isteyenlere güzel bir fırsat. Kaçırmayın.

Selim İleri 9 Mart günü galapera da söyleşi yapacak.Yaratıcı yazarlık eğitimi denince akla ilk gelen yazarlarla buluşma, onlarla aynı havayı soluma ve yazarların edebiyata, sanata ve yazarlık uğraşına dair görüşlerini anlama geliyor aklıma. Eskiden yazar olma heveslisi gençler dönemin yazarlarının müdavimi olduğu mekanlara gider, onlarla aynı ortamı paylaşırdı. Günümüzde ise bu olanak ortadan kalktı, yazarlarla bir araya geldiğimiz kısıtlı söyleşi günleri yerini aldı.

Selim İleri'nin Son Romanı Mel'un
Usta yazarın mart ayının ilk günlerinde kitapçılarda yerini alacak olan romanı Mel'un hakkında konuşmak, yazarlık deneyimini ilk ağızdan dinlemek ve genç yazarlara olan çok değerli düşüncelerinden haberdar olmak için bu söyleşi fırsatını kaçırmamanızı öneririm.

Tarih: 9 Mart 2013
Saat: 17.30
GALAPERA Kültür ve Sanat Derneği
Asmalımescit (Tünel)
Ensiz Sokak, Şeref Apt. No: 4/2
Beyoğlu / İSTANBUL





Devamını Oku

Oya Baydar ve Edebiyat Üzerine

Edebiyatımızın son dönem yazarlarından olan Oya Baydar, yazarlık hayatı ve yaratıcı yazarlık üzerine Yazının Ustaları programında önemli açıklamalarda bulundu.

Oya Baydar ve Edebiyat
Yazar olma yolunda ilerlerken en önemli aşama kanımca yazarların hayat hikayeleri, yaşadıkları ve yaratıcı yazarlık üzerine söylediklerini bilmektir. Bazen yazarların sözleri yolumuzu aydınlatır. Ülkemizin yetiştirdiği en önemli yazarlardan biri olan Oya Baydar, oldukça sıkıntılı bir yazarlık hayatı yaşamış.

Oya Baydar, edebiyatın boş anlatılarla dolu olmasındansa trajedilerle dolu dünyada insanın trajik kaderinde bir umut ışığı olmasını ve insana umut aşılayan romanların rağbet bulmasını diliyor. Oya Baydar'ın edebiyata ilişkin görüşlerini aşağıdaki videodan izleyebilirsiniz.



Devamını Oku

28 Şubat 2013 Perşembe

kitaplar ve editörlük atölyesi

Bilgi Eğitim tarafından düzenlenen "Kitaplar ve Editörlük Atölyesi" geniş tanımlı bir editörlük kavramından hareketle kitaplara alışılmışın dışında bir bakış getirmeyi amaçlıyor.


Bilgi Eğitim Atölyesi
Edebiyat yetisini derinleştirmek isteyenlere benzersiz bir fırsat sunan bir atölye duyurusu ile karşılaştım. Eleştirel ve tartışmacı bir ders uygulamasının olduğunu öğrendiğim atölyenin bazı uygulamaları şu şekilde belirlenmiş.


Uygulama Çalışmaları

  1. Yayımlanmış farklı kitaplar üzerinden hata ve kusur örneklerinin saptanması. 
  2. Sevdiğiniz bir kitabı arka kapağında takdim etme.
  3. Sevdiğiniz ve çok etkilendiğiniz bir kitabın bir değerlendirmesinin yazılması -4000 vuruş, kendi üzerinizdeki etkisinin nereden kaynaklandığının keşfedilmesi, anlamlandırılması.-
  4. İlgili tartışma için Daniel Pennac’ın “Roman Gibi” kitabının okunması.

Bir kitabın yapımının maliyet olarak projelendirilmesi.
Atölye hakkında daha fazla ayrıntı ise şöyle;


Eğitmen: Semih Sökmen
Koordinatör: Sevengül Sönmez

Süre: 8 hafta

9 Mart - 27 Nisan 2013

Her Cumartesi 10:00-13:00 saatleri arası.

Ücret: 700 TL. (KDV dahil)
Bilgi mensupları, öğrenci ve mezunlarına % 40 (390 TL, KDV dahil),
Öğrenci ve öğretmenlere % 20 (520 TL, KDV dahil),
Türkiye Yayıncılar Birliği üyelerine % 30 indirim uygulanmaktadır
İletişim:0212 311 7219,  Ceylan.yurdakuler@bilgi.edu.tr
Devamını Oku

Yasar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri


Varlık dergisi ve yayınlarının kurucusu Yaşar Nabi Nayır adına her yıl Temmuz ayında şiir ve öykü dallarında verilen Gençlik Ödülleri, edebiyata yeni değerler kazandırmaya devam ediyor.

Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri yarışma duyurusu
YAŞAR NABİ NAYIR GENÇLİK ÖDÜLLERİ
Genç yazar adayları için en önemli şey iyi bir başlangıç yapmaktır. Bu nedenle öykü, roman yarışmaları çok önemli bir fırsattır. Edebiyatımızın çınar diye nitelendirebileceğimiz kurumlarından biri olan Varlık Dergisi - Yayınları tarafından düzenlenen Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri edebiyata iyi bir başlangıç yapmak isteyen genç yazar adaylarına fırsat sunuyor.
Şiir ve öykü dalında eser kabul eden yarışmanın seçici kurulunda şu isimler yer alıyor:

Şiir: Gülseli İnal, Sina Akyol, Tarık Günersel, Metin Cengiz ve Enver Ercan
Öykü: Nursel Duruel, Feyza Hepçilingirler, Hatice Meryem, Feridun Andaç ve Mehmet Zaman Saçlıoğlu
Önerim yarışmaya katılmanız ve eserinizi ulaştırmanız. Şimdiden başarılar diliyorum :)

Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri Katılım Koşulları

Devamını Oku

Başyapıtlarda kullanılan 8 aşama

Birçok başyapıtın yazımında kullanılan 8 Point Arc Yöntemi kurmaca metin kaleme alırken size yol gösteriyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yazım Atölyesi'nde eğitim gören Burak Altınay tarafından tutulan yaratıcı yazarlık notlarından derlenmiştir. 

İnsanlığın başlangıcı ile beraber başlayan hikaye anlatma (yazılı tarih ile beraber yazma) metodlarının varabildiği en sistematik yöntemi bilmek ve yazabilmenin en önemli anahtarlarını kavrayabilmek:

8 point arc yönetimi
1. Statis
Anlatılacak hikayenin ilk durumu ve dengesidir. Hikayenin karakterlerinin rutinleri, yaşadıkları zaman ve mekanın olağanlığını tanımlamak için kullanılan terimdir statis. Tüm hikayelerin başlangıcında ‘’hiçbir şey olmaz’’ şiarından hareketle özetlenebilir. Bu olağanlık, durağanlığa yahut somut bir gerçeği ifade etmek zorunda değildir. Yöntemi anlatmak için 8 aşamada da kullanacağım ‘’James Bond, Lord Of The Rings=LOTR ’’ gibi örneklerden anlatmam gerekirse. James bond filmlerinin statis’i macera ve aksiyondur. Bond hikayenin en başında mevzudan mevzuya akmakta, önüne geleni harcamaktadır. Gökdelenlerden helikoptere atlayıp oradan denizde onu bekleyen deniz altısına binerek magmaya inebilir. Bu James Bond’un aleladeliği ve dengesidir. Bu anlamda LOTR üçlemesi yanıltıcı görünebilir zira film hikayenin temellendirilmesi ile başlar. Yüzüğün öyküsü anlatılır. Fakat kurmacanın dibine vurmuş olan Tolkien’ın statis’i ise kayıp yüzüğün etkilemediği olağan bir Orta Dünya metaforudur. Bu kurmaca dünyada bir takım ırklar (hobbit,elf,goblin,cüce) statislerinde ve bir dengede takılmaktadırlar.

2. Trigger
Statisteki dengeyi ve rutini bozan tetikleyicidir. Yolculuğun başlatıcısıdır. Hikayenin kahramanlarına yahut mekan ve zaman algısına genellikle dışarıdan gelen ateşleyicidir. Bond örneğinde bu trigger bağıra bağıra gelir. Bond’un cep telefonuna yahut odasındaki teknolojik duvara gelen bir mesaj ile Bond’un statis’i değişime uğrar. Elemanımız şu saatten sonra bağlasan durmaz. Zira kurtarılacak bir ülke ve insanlar olduğu bilgisi gelmiştir. Keza LOTR’da da yüzüğün asıl sahibi olan kötülüklerin şahı, yok edilmiş kral Sauron’un ruhu tekrar piyasaya çıkar ve yüzüğün emanetçisi hobbitlerden Bilbo, Gandalf’ın uyarısı ile yüzükle vedalaşır. Bu hikayenin triggerları gizli ve çok olmasına rağmen bana göre asıl baba trigger ‘’yüzüğün yok edilmesi gerekliliğidir’’. Bu gereklilik ile statis dönülmez akşamın ufkuna girer. Çeşitli triggerlar: Suç ve Ceza’da sefalet içindeki karakter en sonunda saatini satmak zorunda kalınca triglenmiştir. Veya evinde pinekleyen bir asosyal vatandaşı, camına konan bir kuşun cıvıltısı trigleyebilir. Aşk filmlerinin hikayelerinin bodozlama triggerı ise karakterlerin çarpışmasıdır.
!!!Yazardan aforizma: Trigger ne kadar soyut ve gizli olursa, hikaye o kadar çok şey vaad eder.

3. Quest
Trigger’ın etkisi ile çıkılan arama yolculuğudur. Yolun kendisidir. Bir çeşit üstlenilmiş sorumluluk/görev anlamına gelir. Bond’un tüm ekipmanını ve hazırlıklarını tamamladığı aşamadır. Bu aşamaya yolculuğun bir kısmı da dahil edilebilir. Mesela Bond reis kalkar saatte 500 Km hız yapan arabası ile mevzu yapacağı mekana gider. Oralarda birileriyle tanışır, hırpalar, arada hatun öper. LOTR’da ise sevimli hobbitlerimiz Frodo ve Sam’in, memleketleri Shire’dan ayrılışları açık bir quest olarak Sam tarafından dillendilmiştir. Sam, daha önce hiç geçmediği bir sınıra geldiğinde çok pis triplere girer. Frodo’ya ‘’lan biz quest aldık, uyandırayım’’ minvalinde bir konuşma yapar. Fakat kurmacanın şahı değil şahbazı olan Tolkien’in asıl questi daha barizdir; yüzük yok edilmeli.

4. Surprise
Sürpriz (bknz:lang to lang).  Quest’i çekici kılmak için üretilen problem, aşılması gereken engeldir. Bu engeli hikayenin neresine koyarsanız, questin parlamaya başladığı yer olacaktır. Sürprizin biçimi ve zorluğu da hikayeye derinlik katmak için elzemdir. Bond’un karşısına çeşitli sürprizler çıkmakla beraber genelde çok sağlam korunan bir mekan yahut anlaşılamayan ilişkiler bütünü gibi engeller çıkar. Lotr’da ise sürpriz epey sağlamdır. Kurmacanın tillahı olan Tolkien, ‘’yüzüğün sadece tek bir mekanda yok edilebilmesi’’ gibi 8 point arc’ı yamultan, sıralamasını sarsan bir engel yerleştirmiştir hikayeye. Bu anlamda LOTR’ın sürpizinin, Quest ile aynı anda kodlandığını söylemek mümkün. Sürprizin makul ve şaşırtıcı olması kritik önem arz eder. Zira statis’e hiç değmeyen bir sürpriz koymak hikayeyi abzürtleştireceği gibi fazla olağan bir sürpriz de hikayeyi sıkıcı kılacaktır. Bu anlamda Kaan Ertem’in yarattığı karakter ‘’Erdener Abi’’nin cevapları ve Nasrettin hoca cevapları fikir açısından katkı sağlayabilir.

5. Critical Choice
Quest’e devam etmek için aşılması gereken Surprise’ın nasıl aşılacağının anlatılması. Hikayenin kahramanının deneyeceği alternatifler ve kahramanın nasıl bir karaktere sahip olduğunu anlayacağımız kısım. Bond’un seçimleri genellikle zekaya dayanır. Salak bir Bond olmaz tahmin edeceğiniz üzere. Fakat biz Bond’un ne kadar süpersonik bir adam olduğunu sürprizi aşmak için denediği yollardan anlarız. Bu anlamda Trible X adlı aksiyon filminde çok çarpıcı bir Critical Choice’ye değinmek isterim. Kahraman Vin Diesel ateş altındadır ve ateşin nerden geldiğini görememektedir. Düşmanının da sigara tiryakisi olduğu bilgisine sahiptir. Elinde de öyle manyak bir silah vardır ki, dumana/ısıya güdümlüdür. Diesel ‘’aaa doğru ya lan’’ der ve  tetiğe basar. Roket gider, sigara içen düşmanın kafasına oturur. LOTR’da ise yine usta kurt Tolkien ortalığı Critical Choice’lara boğmuştur. Üçlemenin birincisinde öylesi Critical Choiclar vardır ki yine 8 point arc metoduyla göbek atar. Tüm ırklardan gelen liderlerin bulunduğu masada, nasıl bir quest olacağı konuşulurken hiçbir ırk temsilcisi bu seçimin sorumluluğunu istemez. Bu noktada yüzük için aday olan kahraman Frodo hem Critical Choice’u yapar hem de questi belirler. Fakat hikayenin ana Critical Choice’u taa hikayenin anlatıldığı ilk anlarda verilmiştir. Dahi adam Tolkien, Dark Lord Sauron’un yok edilmesi ile ele geçen yüzüğün, Mordor dağlarında yok edilme şansı varken, insan kral İsildur’un ‘’kıymetlimis’’ kafasına girmesi ve yüzüğü sahiplenmesi şeklinde hikayeye giydirir. Sonra bu seçim yüzünden komple bir üçleme yazılmıştır. Anlatılan hikayenin Critical Choice’larını yazmak ise ayrı bir yazının konusu. Somut Critical choice örnekleri: Ortada kuyu varsa yandan geçmek bir critical choice’dur. Küçümsenmemelidir zira ortadan geçmek de bir critical choice olabilir. Hikaye kuyudan devam edebilir bu andan itibaren.

Yazardan C.Choice sorusu: Tem otoyolunda karşıdan karşıya geçmek için üst geçit yoktur. Kahramanımız pokemon ustası Ash nasıl karşıya geçer?

6. Climax
Surprise’ı aşmak için seçilen C.Choice’un neticesidir. Climax ile hikayenin çatışması ortadan kalkar. Hikayedeki çatışma hatırlayacağınız üzere surprise ile ortaya çıkmıştı. Bond efendinin climaxı genellikle yakmak, yıkmak, asmak, kesmektir. Fakat zaman zaman tilki planlar kurup surprise’ı düşünsel olarak da çökerttiği olur. Ama bir patlama olur illaki. LOTR’da da benzer bir climax göze çarpıyor. Miğferdibi savunması, Minastirith savunması ve Orta Dünya Savaşı gibi savaşlar üçlemenin yan climaxlarıdır. Şeker Çocuk Frodo hikayenin sürprizlerinden olan ‘’lan biz yola çıktık da bu Mordor’a nasıl gidicez’’ durumunu yüzük bağımlısı yaratık Smeagol’ı rehber diye bağrına basması da bir climaxdır. Büyük zat Tolkien hikayenin climax’ını ise questte açıklamıştır. Yüzük mordor dağının lavlarında yok edilmeli. Frodo’nun lavlara Smeagol ile beraber gömerek yok ettiği yüzük hikayenin başından beri beklenen ana climaxtır.

7. Reversal
Climax’ı gerçekleştirdikten sonra oluşan durum. Bir nevi hikayede geriye gidiş. Yolculuğun bittiği ve mevzuyu kaptığımız bölüm. Burada hikayeye başlarken gördüğümüz karakterler değişime uğramıştır. Bond serilerini burada ikiye ayırmak gerekir. Erken dönem Bond filmlerinde bir reversal vardır fakat Bond amcam öylesine mekanik bir adamdır ki, onca mevzudan çıkıp zerre karakteri oynamaz. Biz de o filmlerde bir halt olmayacağını bile bile aradaki tantanayı, şamatayı izleyip eğleniriz. Sonra tüketip, evimize gider yatarız. Fakat Daniel Craig’li Bond filmlerinde reversal komple mekanı,zamanı ve karakteri değiştirir. Bu filmlerde, Bondcuğumuz öptüğü kızları ‘’skor’’ olarak görmez inceden sever. Yaşadığı hadiselerden etkilenir. Üzülür, triplere girer , erdemli olur, katil olur. Craig’li, Bond filmlerini daha saygın kılan bu reversal olayıdır.  LOTR’da ise reversal damperledir. Gandalf’ın ilk serüvende kapıştığı devasa yaratık Balrog ile beraber karanlığa gömülmesi bir reversaldır. Hisli çocuk Frodo’nun ‘’Gendeeeaaallllff’’ şeklindeki haykırışını ‘’reverseaaaaall’’ diye okuyabiliriz. Tabi üstad Tolkien hikayeye özellikle bu aşamada sağlam girer. Zira onca surprise, quest, c. Choice, climaxtan sonra yok edilen yüzük bir nevi boşalma reversal’ı olarak ortaya çıkar.
Reversal örnekleri: Macbeth’in şerefsizliği trajediyi sadece intihar ile çözecek ve rahatlatacak bir reversal örneğidir. Macbeth’in bu kadar tesirli bir yapıt oluşunun sırrı reversalında gizlidir. Macbeth must die ! Başka yolu yoktur. Tabi her intiharı da bir reversal olarak görmeyelim. Rakı sofralarında yapılan ‘’şişede durduğu gibi durmaz’’ geyiği de aslında bir reversalın işaretidir. Sarhoşluk reversaldır.

8. Resolution
Yeni statisimizdir. Gerçekleşen 6 aşamadan sonra oluşan yeni durum, karakter, zaman ve mekandır. Dengeler alt üst olmuştur. Köprünün altından çok sular geçmiştir. Oluşan yeni dengedir. Resolution’un 8 point arch için önemi, yeni hikayeye hazırladığı zemindir. Reversal’da ikiye ayırdığım Bond filmlerini burada da ikiye aynı şekilde ayırıyorum. Erken dönem Bond’lar zaten cyborgtür. Bir sonraki filmde aynı ruh hali ve karakterde olacaktır. Patlayan mekanlar, oluşan konjonktür gibi detaylarla da bir daha karşılaşılmayacağından burada resolution yoktur. Craig’li Bondlarda ise karakter ve yan karakterlerin edinimlerine resolution diyebiliriz. Yine de Bond filmleri resolution için yetersiz bir örnek. LOTR’da ise ortam komple değişmiş ve hikaye sıfırlanmıştır. Yüzüğün yok olması ile ırklar rahat nefes alır, elfler cennet gibi ortamlara giderler. Aragorn savaştan muzaffer çıkan bir ülke kralına dönüşür. Gandalf büyü sektöründen emekliliğini ister. Mordor’un korku saçan alevleri ve her yeri dikizleyen kocaman gözü yok edilir. Böylece hikayenin sonu bir çeşit başlangıca dönüşür. Resolution yazara hikayeyi devam ettirme imkanı verirken seyirciye de ‘’sonra nolmuştur acaba’’ şeklinde bir çocuk hediye eder. Aynı zaman da içinde bir takım duyguları da ihtiva eder. Unutulmamalıdır ki hikaye seyircisi adam gibi bir son bekler. İyi yada kötü değil. Adam gibi adam Tolkien’in armağanı gibi bir son.
Devamını Oku

yaratıcı yazarlık atölyeleri nedir?

Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesi yazarı Doğan Hızlan, yaratıcı yazarlık atölyeleri hakkında ilgimi çeken bir yazı kaleme aldı.


Yaratıcı yazarlık atölyeleri, edebiyata yazar kazandırma konusunda etkileri son günlerde gittikçe alevlenen bir tartışma. Kimi yazar ve eleştirmenler atölyelerin yazar yetiştirme konusunda faydalı olmadığını dile getirirken kimileri de atölyelerin yazar olma yolunda önemli bir aşama olduğunu söylüyor.

Bu tartışmaya katılanlardan biri olan edebiyat dünyasını yakından takip eden gazetecilerden biri olan Doğan Hızlan, yazarlık atölyeleri hakkında görüş bildiren ve bu konuda çalışmaları olan kişilerden aldığı bilgileri derledikten sonra kendi yorumunu yapmış. Sizin de keyifle okuyacağınıza inandığım yazının linki aşağıdadır.

Doğan Hızlan - Yazar olabilirsiniz ancak...
Devamını Oku

dünya yazarları izmir'de!


Dünyadan birçok yazarın konuk olarak Edinburgh Dünya Yazarlar Konferansı (Edinburgh World Writers’ Conference) 27 – 28 Şubat tarihlerinde İzmir’de yapılacak. 

British Council ve Yaşar Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen Edinburgh Dünya Yazarlar Konferansı “Edebiyat Çevirisi ve Sınırlar Ötesi Okur Kitlesi” ile “Yazar Adaylarına” başlıklı oturumlar yapılacak. İki gün sürecek buluşmada Denise Mina, İnci Aral, Murat Uyurkulak, Panos Karnezis, Sema Kaygusuz ve Şebnem İsigüzel gibi edebiyat dünyasının seçkin isimlerini dinleyebilirsiniz.

Devamını Oku

1 Şubat 2013 Cuma

Okay Karaçay - Meraklı Kedi Blogger



  • 1979 yılında Bakırköy’de doğdu. 
  • İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden 2000 yılında mezun oldu. 
  • Başkent İletişim Bilimleri Akademisi’nde diksiyon ve spikerlik – sunuculuk eğitimi aldı.
  • Attila İlhan Kültür Merkezi’nde yazar Feridun Andaç yönetimindeki yaratıcı yazarlık atölyesinde eğitim aldı.
  • Cevahir AVM tarafından düzenlenen Cevahirin Cevherleri adlı yarışmada “Kelebekler Kulübü” adlı novella ile Jüri Özel Ödülü aldı.
  • Dergi, gazete ve internet sitelerinde yayın yönetmenliği, editörlük, sosyal medya hesap yönetimi yaptı.
  • TEKSİAD tarafından düzenlenen Sosyal Medya Uzmanlığı sertifika programına katıldı.
  • Yeşim Cimcoz Yazı Evi Blog ve Sosyal Medya Atölyesi eğitmeni.
  • Meraklı Kedi Yaratıcı Yazarlık adında bir bloga sahip.


Devamını Oku
BlogOkulu Gadgets