10 Mayıs 2013 Cuma

Hayatı Sevme Hastalığı'na iki ödül birden!

Kadın hakları denince akla gelen Duygu Asena anısına Doğan Kitap tarafından düzenlenen “Kadının Hala Adı Yok” adlı roman yarışmasında birinciliğe “Hayatı Sevme Hastalığı” adlı romanıyla Sibel K. Türker layık görüldü. Sibel K. Türker, aynı romanıyla 2013 Yunus Nadi ödüllerinin roman dalında birincisi oldu.

Hayatı Sevme Hastalığı Yunus Nadi ve Duygu Asena Roman Ödülü
Fotoğraf: Muhsin Akgün
Doğan Kitap tarafından düzenlenen “Kadının Hâlâ Adı Yok” roman ödülünü kazanan “Hayatı Sevme Hastalığı” yalnızlıktan erkeklerle hesaplaşmaya, alkolden müziğe, ahlaktan aşka pek çok sorunu son derece kıvrak, esprili ve ritmik bir dille anlatan bir roman. Seçici kurulun 30 Nisan günü yaptığı toplantıda oy çokluğu ile birincinin belirlendiği bildirildi. Ödül töreni Mayıs ayın içerisinde yapılacak.

Romana ikinci ödül Yunus Nadi’den
Sibel K. Türker’in kaleme aldığı “Hayatı Sevme Hastalığı”na ikinci ödül Yunus Nadi Ödülleri’nden geldi. Adnan Binyazar, Ahmet Cemal, Konur Ertop, Ülkü Tamer ve Murat Gülsoy’dan oluşan seçici kurul roman dalında Sibel K. Türker’i “Hayatı Sevme Hastalığı” adlı yapıtıyla ödüle değer gördü.
Öykü dalında ödülü “Öteki Kışın Kitabı” adlı yapıtıyla Bora Abdo kazandı. Şiir dalında da Hulki Aktunç ve Gültekin Emre’nin birlikte yazdıkları “Opus” adlı kitap ile Arzu K. Ayçiçek’in “Talidomit” adlı kitap dosyası arasında paylaştırdı.

Hayatı Sevme Hastalığı nedir?
Kitabın tanıtım bülteninde yer alan açıklama yazısı şöyle:
Yakalandığımız bütün hastalıkların tek bir kaynağı vardır: hayatı sevme hastalığı! Bu amansız hastalığın tek çaresi ise kaybetme korkusunun aşılmasıdır. O zaman insan soyunun acıları son bulacak, diğer bütün terk ediş ve terk edilişler anlamsız kalacaktır.
Şükran, ördüğü mavi kazak melankolinin içinden çıkıp kadınca bir direnişin kahramanı olduğunda kızına bunları söyleyecektir.
İntihara eğilimli bankacı Neşe, geçmiş ve geleceğin peşindeki tarot kartlarını açtıkça, Aydanın aşk acısı da artarak ilerler. İki kadın, karabasanlarını buluştururken siyaseten çarpışırlar ama bir damla kan akmaz.
Sibel K. Türkerin yeni çalışması Hayatı Sevme Hastalığı, yalnızlıktan erkeklerle hesaplaşmaya, alkolden müziğe, ahlaktan aşka pek çok sorunu son derece kıvrak, esprili ve ritmik bir dille anlatan bir roman. Bir çağ manzarası.
Hey kadınlar! Akşamın bu saatinde, bir yer altı treninin içinde aslında birer aşk yolcusu olduğunuzu bilmiyor muydunuz? Hepimiz, istisnasız hepimiz biraz dövülüp ezileceğiz. Yolculuğumuz bittiğinde ise bu akşam treninden kozayı delip çıkan kelebekler gibi mutlu ve özgür ve bilmiş ve tükenmiş ama hayatta kalarak yerüstünün ışıklarına doğru aceleyle uçuşarak çıkıp gideceğiz. Nereye mi ey kadınlar! Karanlık inlerimize tabii ki.

2 yorum:

  1. Hayatı sevmek hastalıksa, sevmemek ne oluyor ?...
    sevgiye hastalık gözüyle baktıktan sonra,
    sevgisizliğe nasıl bakacagız ?...
    Hastalıklı sevgiler var tamam,
    fakat bunu genel anlamda isimlendirmek ne şimdi ?...

    YanıtlaSil
  2. daha isminden aptal saptal bir melankoli bagımlıları kitabı olduğu belli.

    YanıtlaSil

BlogOkulu Gadgets