2 Mart 2013 Cumartesi

Yaratıcı Yazarlık Mevhumu

Yaratıcı yazarlık atölyeleri ve kitapları ticari bir eylem mi yoksa yazar olma yolunda önemli bir adım mı? Yaratıcı yazarlık kavramının edebiyata katkısı nedir?

Yaratıcı yazarlık ile ilgili sıradışı bir yazı
Yaratıcı yazarlık çok tartışılan bir kavram. Atölyelerin ve bu konuda yayımlanan kitapların faydalı mı yoksa sadece para kazanmak için yapılan ticari eylemler mi olduğu yönünde bir görüş ayrılığı var. Hüseyin Çukur'un köşe yazısı bu tartışmalara bir bakış açısı getiriyor.
Hüseyin Çukur'un konuyla ilgili kaleme aldığı iki köşe yazısı ile karşılaştım. Çok tartışılan bu konu ile ilgili yerinde iki yazı kaleme alan Hüseyin Çukur, yaratıcı yazarlık kavramını postmodern edebiyatın yükselişi çerçevesinde ele alıyor.

Yaratıcı yazarlık kitaplarına eleştirel bir bakış
Yazma eyleminin yaratıcılık ile neden ilişkilendirildiğini sorgulayan Çukur, yazar ve yaratıcı yazar gibi ayrımları anlamaya çalışıyor. Ayrıca sadece atölye çapında değil, yaratıcı yazarlık öğretisi barındıran kitapların da eleştirini yapıyor. Ferit Edgü ve Semih Gümüş'ün yaratıcı yazarlık konusuna yönelik yayımladıkları kitapları inceleyen Çukur, kitap eleştirmenliği kavramına da gönderme yapıyor.

Yaratıcı yazarlık kavramının ortaya çıkışı
Hüseyin Çukur ikinci yazısında yaratıcı yazarlık atölyelerinin tarihsel çıkış noktasını ve ülkemizdeki gelişimi hakkında da bilgi veriyor. Hüseyin Çukur, ayrıntılı aktarımlarından sonra sözü şöyle özetliyor:
"Yaratıcı Yazarlık” ders ve atölyelerinin, özgün eserlerin çıkmasından ziyade, edebiyatı tek tipleştireceğini ve kısırlaştıracağını düşünüyorum. Postmodern kurguların revaçta olduğu modern dünyada, buradan, toplumcu bir damar çıkmaz, çıkamaz. “Yürütücüler”in şekillendirdiği, yön verdiği dersler, kendileri gibi yazmaya hevesli insanların egolarını okşayabilir sadece. Bir şeyden de emin olmak gerekir elbette: Orhan Pamuk ve Elif Şafak’ın ülkemizde açacağı kürsüler talep patlaması yaşatabilir, ekonomiye can verebilir. Ülkenin hal-i pür melali neyse, sanatı ve edebiyatı da odur maalesef. Okumadan, çok okumadan, delicesine okumadan olunamayacağı gibi, ders dinleyip “ben, bugün …’yım” girişli kompozisyon denemeleriyle de yazar olunmaz. “Yazıcı”, olunabilir belki. İş, bunu açık yüreklilikle kendine itiraf etmekte…"
Eğer yazma eylemi içindeyseniz bu yazıları mutlaka okumanızı öneririm.

Hüseyin Çukur'un ilk yazısı

Hüseyin Çukur'un ikinci yazısı

0 yorum:

Yorum Gönder

BlogOkulu Gadgets